Ülkenin görünümü ruhun hisleridir.

Bir insan yaşadığı şartlardan etkilenir.

Şartlar insanın yaşama biçimini belirler.

İnsanın yaşama biçimi zaten düşünce biçimini ortaya koyar.

Bunlar herkesin bildiği genel doğrular.

Bunlarla başlayarak aynı zamanda işleyeceğim konunun da temelini kendimce kurmuş oluyorum.

Mersin/Anamur’dan, Adana/Karataş, Hatay/Samandağ’a kadar uzanan namı değer Orta Doğu Akdeniz niye bu durumdadır?

Bu verimli toprakların üzerinde dünyanın ilk ve en büyük medeniyet merkezleri Antakya ve Tarsus burada kurulmuştur. Dünyanın bilinen yaşam merkezlerinin tarihlerine bakıldığında Seyhan, Ceyhan, Asi, Göksu, Tarsus Çayı gibi akarsuların Çukurova ve Amik Ovası ile Nurdağı Platosu üzerinde uzanan verimli toprakların, Toros Dağı gibi Dünyanın en genç dağlarının yer aldığı topraklara ne oldu?

Botanik epidemi zirai çeşit ve zenginlik alanındaki varlığı ve Akdeniz gibi herkesin gözünü alamadığı bir coğrafyaya sahip bölgemize ne oldu?

Mersin hak etiği yerde midir?

Adana hak etiği yerinden neden uzaklaşmıştır?

Hatay neden bütün belaların yaşandığı şansızlığa muhatap edilmektedir?

Sorular ve cevaplar duygularında göstergesini anlamamıza yol açacaktır.

Bu yazımızda sahilden başlayalım.

Sahilden takip ederek Akdeniz’i sağıma, sol tarafıma da Çukurova’nın verimli topraklarından gelen kokularla Anamur, Silifke, Erdemli, Mezitli, Yenişehir, Akdeniz, Tarsus, Karataş doğuya kadar Yumurtalık, Erzin ve oradan da Güneye doğru inerek Dörtyol, İskenderun Arsuz, Samandağ sahil şeridini takip edelim.

Böyle bir sahil şeridi dünyanın neresinde var. Böyle bir sahil şeridinin üzerinde yer alan toprakların bereketi coğrafi koşuları ve yaşam katacağı zenginliklere rağmen son yıllarda içinde bulunduğu durumun getirildiği koşuların ve içinde bulunduğu bu koşullardan memnun muyuz?

Anamur’dan başlayarak Samandağ’a kadar işgal edilen topraklardan, sahilde uzanan beton apartmanlardan en verimli tarım alanları üzerinde kurulan işletmelerden ve bu işletmelerinde zamanla terk edilerek kullanılamayan virane durumda olan hallerinden hiç mi rahatsız değiliz? Tarıma elverişli toprakların birkaç çeşit ürün ile bu ürünlerin ekildiği bazı alanların dışında ekilemeyen tarlaların varlığı içimizi acıtmıyor mu? Toprağı bir şekilde imara açarak kurulan fabrikaların kapanması ve hurdalığa dönüşmesinin görüntülerine ne dersiniz? Yazın serinlemek için herkesin girebileceği başta halk turizmi olmak üzere ulusal ve uluslararası ilgiye mazhar olan Anamur, Silifke, Yumurtalık, Arsuz ile Samandağ sahillerinin destanlara, efsanelere,  öykü, film, resim, dizi, edebiyat, hikâyelere,

Masallara konu olan ne var?  Araştırma çalışmaları ve yaşama uygun varlığından GEÇMİŞ olarak bahsettiklerimizden başka günümüzde elimizde, avucumuz da ve hafızamızda övüneceğimiz ne var?

Daha fazla yazmak ve gözlerimde canlandırmak içimi kararttı.

Sizin de lütfen Anamur’dan sağınıza Akdeniz’i Solunuza Çukurova’yı alarak sahil boyunca gözlerinizi kapatarak benimle birlikte Samandağ Tekebaşı köyüne kadar oturduğunuz yerden bir duyumsal yolculuğa çıkın ne görüyorsunuz ne hissediyorsunuz? Evet, böyle bir yolculuğa PANDEMİ, İmkân, maddi ve moral olmaması sebebi ile yapamayacağınızı biliyorum. Ama gözleriniz kapalı duyumsal yolculuk sonucunda neler hissettiğinizi duyar gibiyim, haklısınız.

Gelecekte ‘HAYALLERİMİZİN GERÇEKLERE’ dönüşmesini sağlayan yolculuklara dönüşmesini diliyorum.

Kalın sağlıcakla.